saklanamaz gerçekler
  26 AĞUSTOS 1922
 


       Başkumandanlık   Meydan Muharebesi ' nden sonra, çevreyi gezen Mustafa Kemal Paşa, düşmanın ağır yenilgisini, savaş alanında bıraktığı silah, cephane ve savaş malzemesini, ölülerini, sürü sürü esirin kafilelerle geriye götürülmesini gördükten sonra çok duygulanmış ve yanındakilere,
 
   "   Bu manzara insanlık için utanç vericidir. Ama biz burada vatanımızı savunuyoruz. Sorumluluk bize ait değildir, "  demiştir.


EMPERYALİZMİN  DİZ  ÇÖKTÜĞÜ  GÜN  9 EYLÜL 1922


Orgeneral Asım Gündüz 
          
Büyük Taarruz kararı alınırken, İsmet Paşa, iki ordunun birlikte hücuma kalkmasını ‘risk’ olarak değerlendiriyordu. 
      Kurmay Başkanı Asım Gündüz ise farklı düşünüyordu. Mustafa Kemal, kendi planını uygulattı. Yaşananlar, yıllarca sürecek bir dargınlığa neden oldu

Sonradan Genelkurmay 2. Başkanı olacak ASIM GÜNDÜZ Paşa’nın anılarına göre, Büyük Taarruz kararının alınması sırasında, büyük tartışmalar yaşanmıştı. Büyük Taarruz planına, Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile iki ordu komutanından Yakup Şevki Paşa açıklıkla, Nurettin Paşa, kısmen karşıydı. Tartışmalar bazen had safhaya ulaşıyordu. Ancak Mustafa Kemal Paşa, topyekun bir taarruz fikrini sonunda kabul ettirmişti.

MAÇ SONRASI PLAN
    Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisi Fevzi Paşa, 28 Temmuz 1922′de Akşehir’de buluşmuşlardı. Bir futbol maçı düzenlenmişti. Futbol maçı aslında bir paravan olarak kullanılıyordu. Komutanlar, 2-2 biten maçı seyrettikten sonra taarruz planını görüşmek üzere toplandılar. O gece ve diğer üç gece, toplantılar aralıksız sürdü. Mustafa Kemal, toplantılar sonrası 15 Ağustos’a kadar genel taarruz için bütün hazırlıkların tamamlanmasını emrederken, planın ana hatlarını da dikte ettirdi. Plan, İkinci Ordu ile düşmanın 2. ve 3. kolordularını ve 1. kolordunun Akarçay kuzeyindeki birliklerini tutmak, Eskişehir-Afyon irtibatını kesmek, eğer düşman taarruza geçerse oynak bir savunma ile Güney’de kesin sonuç alınıncaya kadar düşmanı oyalamak, Birinci Ordu ile Akarçay-Toklu sivrisi bölgesinden kesin neticeli bir taarruzla düşmanı kuzeye atıp kuşatarak yok etmekti. Süvari kolordusu da Yunanlıların boş bıraktığı Ahır dağları geçitlerinden girerek, düşmanın gerideki birlikleriyle irtibatını kesecek ve arkadan hücumla onu yıpratacaktı.

BEKLENMEYENİ YAPTI

Mustafa Kemal Paşa’nın planının ana hatları böyleydi. 15 Ağustos’a kadar taarruz hazırlıkları tamamlandı. 22 Ağustos’tan itibaren Türk birlikleri geceleri yürüyerek düşman hatlarına yaklaşmaya başlamıştı. Mustafa Kemal’in planının esası, düşmanın beklemediğini yapmaktı. Düşman, Türklerin kesin netice alacak bir taarruzu yapabileceğine kesinlikle inanmıyordu. Onlara göre Türkler, düşmandan taarruzdan bekliyorlar ve savunmalarını güçlendiriyorlardı. Bu günlerde İsmet Paşa’nın kurmay başkanı Asım Gündüz, taarruz emrinin müsveddesini hazırladı.--------------------------------------------------------------------------------

İstifa etmeyi düşündü

Bundan sonrasını Orgeneral Asım Gündüz’ün Ekim 1973′te Kültür Yayınları Matbaası’nda basılan ‘Cumhuriyet’in 50. yılında Garp Cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz-Hatıralarım’ adlı anılarında yazdıklarından takip edelim: ‘Ben, Mustafa Kemal Paşa gelmeden taarruz emrinin bir karalama taslağını hazırlamıştım. İşte, burada, İsmet Paşa ile aramızda en büyük ihtilaf patlak verdi. Biz, taarruzun en ağır yükünü omuzlarına alan Birinci Ordu’yu, İkinci Ordu’dan aldığımız kuvvetlerle takviye etmiş ve taktik icabı da İkinci Ordu’yu zayıf bırakmıştık. Bu bakımdan iki ordunun da aynı gün ve aynı zamanda, bu kuvvet zayıflığını düşmana hissettirmeden taarruza geçmeleri lazımdı. Oysa İsmet Paşa tam aksi tezi savunuyor ve: ‘Hayır, diyordu, İkinci Ordu 25 Ağustos’ta taarruz etsin, böylece ihtiyatı da kullanmış oluruz…’ Ben bu görüşe tamamen karşı idim. Düşüncelerimi uzun uzun açıkladım ve şu sonuca bağladım: ‘Bu takdirde zayıf olan İkinci Ordu güç duruma düşebilir ve açacakları gediklerden sarkan Yunanlılar Birinci Ordu’yu da taarruzdan alıkoyarak güneye atabilirler. Bu da bizim planımızın kökünden yıkılması olur.’

İsmet Paşa, kendi görüşünde ısrar ediyordu. Büyük bir üzüntü içiydeydim, bütün emeklerimizin tehlikeye düşeceğine inanıyordum. Tecrübelerim, doğruluğuna inandığım teoriler, tarihteki örnekler kanaatimin dayanakları idi. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Hatta bir an istifa etmeyi düşündüm. O sırada Süvari Kolordumuzun kumandanı Fahrettin Paşa (Altay) odama geldi. Saklanmayacak kadar derin teessürümün nedenini sordu. Anlattım. Bana hak verdi ve ‘Öyle şey olmaz, dedi… Mustafa Kemal Paşa’ya durumu anlatırız. Sen merak etme. Göreceksin ben meseleyi halledeceğim.’--------------------------------------------------------------------------------

İsmet Paşa unutmadı

‘…Fahrettin Paşa dediğini yapmıştı. Hadisenin sonrası şöyle cereyan etti. Akşam olmuştu. Başkumandan odama girdi: ‘Hazır mısın Asım?’ dedi. Ben de söyleyeceklerimi en sona bırakarak İsmet Paşa’nın arzuladığı şekilde, İkinci Ordu’nun 25 Ağustos’ta taarruz etmesi dahil, planımızı izaha başladım. Başkomutan hemen müdahale etti: ‘Olmaz öyle şey…Taarruzu iki ordu, aynı günde yapacak, devam ediniz!…’ Bana fikrinde o kadar ısrar eden İsmet Paşa tek kelime söylemedi. Huzura kavuşmuştum. Gözlerim Fahrettin Paşa’ya kaydı. ‘İstediğin oldu’ der gibi bir hali vardı. Nitekim daha sonra öğrendim ki Fahrettin Paşa, Mustafa Kemal Paşa’ya durumu anlatmış ve ikaz etmişti. Olup bitenleri sezen İsmet Paşa, bu hareketimizi ömrü boyunca unutmadı: Yıllar sonra, Mareşal Fevzi Çakmak, Cumhuriyet’in büyük ve unutulmaz Genelkurmay Başkanı, ben de İkinci Başkanı idim. Allah’a çok şükür, aziz milletimizin ve şanlı ordumuzun hizmetinde, hak ettiğim Orgenerallik rütbemi, Mareşal’in terfi listelerine defalarca koymasına rağmen İsmet Paşa adımı çıkarmıştı. En sonra Atatürk adımı bizzat ve el yazısı ile yazarak şahsi bir kine son verdi. Daha önce de, büyük taarruzdan sonra, Eşme sırtlarında, o unutulmaz emri ‘Ordular!…İlk hedefiniz Akdenizdir, ileri’ zafer parolasını yazdırdığı tarihi anda, generalliğimi kendi tebliğ etmiş, kucaklamış, öpmüştü. Mustafa Kemal, sayısız meziyetleri içinde vefası, alicenaplığı, kadirbirliği ile de eşsiz insandı. Her hatıra beni, rastlanmamış şahsiyetini tekrar vesile oluyor.’ 

          Asım Gündüz (1880 - 1970)Orgeneral Asım Gündüz, 1880′de Kütahya’da doğdu. Kütahya Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra Kuleli Askeri Lisesi’ne girdi. Harbiye ve Harp Akademisi’nde okudu ve kurmay yüzbaşı olarak ordu saflarına katıldı. Harp Akademisi’nde Mustafa Kemal’in sınıf arkadaşıydı. 1920 yılında Mustafa Kemal’in daveti üzerine Ankara’ya gitti ve Garp Cephesi Kurmay Başkanlığı’na getirildi. Cumhuriyet devrinde Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, 2. Başkan ise Asım Gündüz’dü (Paşa). Asım Paşa, 1946 yılında emekli olana kadar bu görevi yürüttü. 14 Ocak 1970′de vefat etti.

 1901′de Harp Okulu’nu, 11 Ocak 1905′de Harp Akademisi’ni bitirmiş ve Kurmay Yüzbaşı olarak orduya katılmıştır.

27 Kasım 1911′de Bnb., 14 Eylül 1915′de Yzb., 12 Mayıs igi8′de Alb. olmuş çeşitli kurmay görevlerinde bulunduktan sonra 2 Ekim 1918′de Şam dolaylarında İngilizlere esir düşmüştür. 22 Temmuz 1919′da esaretten İstanbul’a dönmüş Harp Akademisi Tabya Öğretmenliği ve aynı zamanda Şehzade Öğretmenliği yapmıştır. 3 Ağustos 1921′de Anadolu’ya geçmiş, 18 Ağustos 1921′de Batı Cephesi Komutanlığı Kurmay Başkanlığına vekaleten ve bir ay sonrada (Kolordu Komutanı yetkisiyle) asaleten atanarak, İstiklâl Harbi’nin sonuna kadar bu görevde kalmıştır.

31 Ağustos 1922′de Tümgeneralliğe yükseltilmiş, 2 Eylül 1923′de Genelkurmay İkinci Başkanlığına atanmıştır. 8 ve 9 ncu Kolordu Komutanlıklarında bulunduktan sonra 30 Ağustos 1926′da Korgeneral olmuş, 5 nci Kolordu Komutanı iken 5 Ocak 1929′da tekrar Genelkurmay İkinci Başkanlığına atanmış, bu görevdeyken 30 Ağustos 1937′de Orgeneral olmuştur. 1 Aralık 1943′de Yüksek Askeri Şura Üyeliğine atanmış, 3 Ağustos 1945′de yaş haddinden emekliye ayrılmıştır.

Katıldığı Savaşlar:

1912 — 1913 Balkan Harbi, Genel Karargah Harekat Şube Müdür Yardımcısı,

1914 — 1918 Birinci Dünya Harbi, Kolordu Kurmay Başkanı, Sina Cephesi Kurmay Başkanı, Tümen Komutanı (48 inci Tümen)

1919 — 1922 Batı Cephesi Kurmay Başkanı (İstiklâl Harbinde)

Nişan ve Madalyaları:

Beşinci ve Üçüncü Rütbelerden Mecidi Nişanları
Dördüncü Rütbeden Osmani Nişanı, Harp Madalyası
Gümüş Muharebe Liyakat, Gümüş Muharebe İmtiyaz Madalyaları
Alman Üçüncü Rütbeden Muharebe Kırmızı Kartal ve İkinci Sınıf Demir Salip Nişanları
Avusturya - Macaristan Üçüncü Rütbeden Harp Alametli Liyakat Salibi, Bavyara Üçüncü Rütbeden Kılıçlı Meziyet Nişanları
Afgan, Yugoslavya ve Yunan Nişanları
İstiklâl Madalyası ve Takdirname

Yazdığı Eserler:

On yedi eseri olup; Sahra Tahkimatı, Mevzi İnşası, Yakın Muharebe Araçları, Lağım Muharebeleri, Şeria Muharebeleri, İstihkam Kıtaları, ve Kaleler başlıcalarıdır.

1909 — 1911′de Alman ordusunda eğitim gördü, Almanca ve Fransızca biliyordu.

Kaynak   http://www.biyotarih.com/?p=39

 

 
  Toplam 128542 ziyaretçi (305042 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol